Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu tarihe kadar, gün geçmedi ki bir hadise patlak vermesin. Türkiye Ortadoğu’daki kan çemberi içerisine sürüklenirken, KKTC’de hükümetler bozulup kuruluyor. Görüşmeler önceden hazırlanmışçasına son hızla devam ediyor.
27 Haziran’da KKTC’nin Türk kanallarından birine konuk olan Rum Başpiskopos 2. Hrisostomos ekranlardan, “Türkiye’den gelen Türkler evlerine dönsünler” çağrısı yapacaktı.(1) 2.Hrisostomos, ortodoks, kilise vb. konular hakkında ayrı bir yazı serisi hazırlanmalı; fakat kısa bir bilgi vermeden geçemeyeceğim.‘Hrisostomos’ adı tanıdık geldi mi? Gelmediyse hatırlatmakta fayda var. İzmir’in Yunan işgali döneminde İzmir metropoliti idi. O dönemde verdiği vaazlar halk tarafından tepkiye neden olup linç edilmişti. Yine o dönem verdiği bazı vaazları hatırlamakta yarar var: “Ne kadar Türk kanı döküp içerseniz o kadar sevaba girmiş olacaksınız”, “Kurtarıcılarımız yarın şehre gelecektir. Yaşasın milletimiz”… Sonrasında kilise tarafından ‘Aziz’ mertebesine yükseltilecekti. Günümüze baktığımızda, Makarios tarafından neden ‘2.Hrisostomos’ adının papaza verildiğini ve hala yaşatılmak istenen ruh ve düşünceyi daha iyi kavrayabiliriz!
Görüşmelere dönecek olursak; Rum tarafının sözcüsü Kasulidis “Dönüşümlü başkanlık asla adil değildir” açıklaması yaparak, adalet anlayışlarını gözler önüne serecekti. Onlara göre, Cumhurbaşkanı sadece Rum olabilirdi.(2)
20 Temmuz Barış Harekatı’nın 41.yıldönümünde KKTC Cumhurbaşkanı M.Akıncı açıklamalarıyla Kıbrıs Türk halkını hayretler içerisine düşürecekti. Akıncı: “Barış Harekatı desek de bu bir savaştı” demekle kalmayıp, 74 trajedisinin en büyük mağdurlarının Rumlar olduğunu söyleyecekti.(3) Rum Simerini gazetesi bu açıklamalara “Türk lider en büyük kayıpların Rum halkından olduğunu kabul etti” başlığında yer verecekti.
28 Temmuz’da BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, çözümün AB prensiplerine ve müktesebatına uyumlu olacağını açıklayarak, siyasi bir sorun olan Kıbrıs meselesini, hukuki bir zeminde çözmeye çalıştıkları gerçeğiyle karşılaşılacaktı! Eide’nin iki liderle poz vererek “Liderler, 1974 öncesi bireylerin mülkiyet hakkını tanıdı” açıklamasını yaparken, “74 öncesine dönüş yolunu” Türk liderin kabul ettiği tescillenecekti. Türk halkını tekrardan göçmen, perişan, sefil ve vatansız bırakmanın yolu; takas-tazminat-iade ve mülkiyet komisyonu formülü ile bulunacaktı.(4)
30 Temmuz’da -sözde- Maraş Belediye Başkanı Aleksis Galanos, “İşgal altındaki kentle ilgili, gerek BM uzmanlarının kente girmesi, gerekse Maraş’ın iadesi konusunda suyun yolunu bulacağı olumlu gelişmeler çok yakındır” ifadesini kullanırken, Maraş’ın büyük bir kısmının vakıf malı olduğu belgelerle kanıtlandığı halde yine yetkililerden bu konuda bir açıklama gelmeyecekti.(6) Alithia gazetesi Rum Yönetimi’nin İnsani Konularından Sorumlu Komiseri Fotis Fotiu Rum gençlerinin, KKTC’de Koruçam ve Karpaz bölgelerine yeniden yerleşme konusundaki başvurularını dile getirirken,(7) 8 Ağustos’ta bir grup Rum, Metehan sınırına dayanıp Türk karşıtı sloganlar atıp bir süreliğine geçişleri durduracaktı.(8)
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, adada bulunma sebebini unutup, KKTC aleyhine duruş sergileyen ne kadar örgüt, topluluk, dernek, STK vb. kuruluş varsa kapı kapı gezip lobicilik faaliyetlerini sürdürmeye devam edecekti. En son Maronit Cemaati’nin kapısını çalan Eide’ye, Maronit cemaat lideri bir dizi talepte bulundu. Bu taleplerin içerisinde en dikkat çekici cümlesi ise, “Asker şimdiden Gürpınar ve Özhan’dan çıksın” olacaktı.(9)
14 Ağustos, İkinci Barış Harekatı’nın yıldönümünde, Baraka Kültür Merkezi’nin düzenlediği “Bağımsız Kıbrıs” etkinliğine HDP ve Halkevleri’nden destek çağrısı gelecekti.(10)
HDP’den gelen destek metninden bir bölüm şu şekildedir:
“Ortak coğrafyaya, ortak tarihe ve ortak kadere sahip olarak yaşayan iki halkın Kıbrıslı üst kimliğiyle bir arada yaşayabilmesinin önündeki tek engel, egemenlerin ırkçılık ve sömürgecilik anlayışıdır. Türkiye ve Kürdistan’daki engeller de aynı sebeplerdir. Dolayısıyla acılarımız da rakiplerimiz de Kıbrıs halklarınkiyle benzeşmektedir. Biliyoruz ki, Kıbrıs halkları ayaklarında pranga gibi duran 40 yıllık tel örgüleri anlamsızlaştıracak olgunluğa ve iradeye sahiptir.”
Bundan sonra Kıbrıs’ta neler olur biter bilinmez. Ama biz Kıbrıs Türkleri olarak, bize dayatılanlarla mücadele ederken Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle yolumuza ışık tutmaktan vazgeçmeyeceğiz.
“Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan,
Halkını esir eden, içerideki cephenin düşmesidir.”
Sıdıka ERÇİKA
21 Ağustos 2015
DİPÇE:
(1) http://www.abhaber.com/rum-baspiskopos-2-hrisostomos-turkiyeden-gelen-turkler-evlerine-donsunler/
(2) http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/58/news/167218/PageName/GUNEY_KIBRIS
(3) http://www.gazete360.com/Haberler/gundem/akinci-baris-harekati-desek-de-bu-bir-savasti/37034
(4) http://www.hurriyet.com.tr/dunya/29687740.asp
(5) http://www.riknews.com.cy/tr/index.php/haberler/politik-haberler/item/17575-hristodulidis-bireysel-muelkiyet-hakk-konusunda-anlas-ld
(6) http://www.gundemkibris.com/rumlar-1-agustosta-derinya-barikatina-yuruyecek-130293h.htm
(7) http://www.kibrispostasi.com/index.php/cat/58/news/168639/PageName/GUNEY_KIBRIS
(8) http://www.kibristime.com/rum-basini/rum-motosikletliler-eylem-yapiyor-h48728.html
(9) http://www.gazete360.com/Haberler/gundem/eide-kormacit-ve-karpasaya-gitti-maronitlerin-taleplerini-iletti/37988
(10) http://baraka.cc/wp-content/uploads/2015/08/hdp-mesaj.jpg