Devrimler, devrime yürekten inanmış mücadele insanlarının sözlerinde, yüreklerinde ve düşüncelerinde anlam bulur ve büyürler. Bu sebepledir ki devrimlerin gereğine inanmış ve onu içselleştirmiş kimseler devrimci mücadeleyi, ömürlerinin son anına kadar düşün ve eylem sahasında çelik gibi bir irade ve şaşmaz bir kararlılıkla son nefesine kadar sürdürmüşlerdir.
Muammer Aksoy, Cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine, Kemalizm’e, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletine canı yürekten inanmış ve ömrü boyunca verdiği mücadelenin odak noktasına tüm benliğiyle inandığı bu değerleri oturtmuştu.
Bu yüzdendir ki Aksoy, ömrünü adadığı ve bu uğurda hayatını verdiği, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı Tam Bağımsız Türkiye mücadelesinde ön saflarda yer alan ve mücadele bayrağını yükselten aydınlarımızdan biriydi.
Aksoy ve Sosyal Devlet
Türkiye’nin en demokratik ve ilerici Anayasası olarak kabul edilen 1961 Anayasası hazırlanırken, Muammer Aksoy da anayasasının hazırlanması sürecinde aktif olarak görev almıştı. Görev süresince 1961 Anayasası’nın demokratik ve laik bir hukuk devletini ifade eden, Atatürk ilke ve devrimlerine sonuna kadar bağlı bir anayasa olarak şekillenmesi mücadelesini verdi. Bu mücadelenin yanında Anayasaya “sosyal devlet” ilkesinin yerleştirilmesini büyük bir kararlıkla savunan isim de Aksoy’du.
Anayasanın cumhuriyetin niteliklerini belirten bölümüne, “sosyal adalet ve güvenlik” ilkesinin konulmasına muhalefet eden çevrelere karşı, komisyon başkanı olarak genel kurulda yaptığı konuşmada, “sosyal devlet” kavramını kararlılıkla savunan Aksoy, anayasanın 2.maddesine “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, millî demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” ifadesinin yerleştirilmesini sağladı.
Böylece bugün hâlâ anayasamızda yer alan “sosyal devlet” esası, Türk Anayasa tarihinde ilk kez, anayasa metnine dahil edilmiş oldu.
Kısmen Değil Tam Bağımsızlık!
1917’de dünyaya gelen Aksoy, Milli Mücadele dönemi içinde doğmuş bir Türk evladıydı. Babası Numan Aksoy, hukuk öğrenimi görmüş Milli Mücadele döneminde bileğiyle ve kalbiyle kurtuluştan ve bağımsızlıktan yana tavır almıştır. Muammer Aksoy da babası gibi hukuk eğitimi görmüş ve belki yine babasının verdiği mücadelenin da etkisiyle Atatürk’ün Tam Bağımsız Türkiye idealine sıkı sıkıya bağlanmış, mücadele dolu yaşamında ulusunun bağımsızlığı için kalem oynatmış, söz söylemiş ve düşünsel sahada kavga vermişti.
Atatürk’ün tam Bağımsızlık anlayışının sadece siyasi bağımsızlık değil, siyasi, mali, ekonomik, kültürel, adli ve askerî her alanda bağımsızlık olduğuna kaleme aldığı makalelerde, yaptığı konuşmalarda dikkat çeken Aksoy, 1965 yılında yayınladığı “Türkiye’nin Petrol Faciası ve Çıkar Yol” adlı yapıtında, yabancı petrol şirketlerinin yurdumuzun kaynaklarını talan etmesine karşı baş kaldırmış, “Milli Petrol” davasını kararlılıkla savunmuş ve Atatürk’ün tam bağımsızlık idealine sonuna kadar sahip çıkmıştır.
Onun bu anlayış ve mücadelesini şekillendiren devrimci tutumuna ilişkin, yine kendisinin kaleme almış olduğu “Atatürk ve Tam Bağımsızlık” adlı yapıtındaki satırlara bakmak gerekir. Soğuk Savaş döneminin Türkiye’sinde Amerikan emperyalizmine karşı çıkan devrimcilere “Moskova’cı” damgası yapıştıran odaklara karşı Aksoy, şu şekilde şekilde seslenmişti:
“(…) Bağımsız Türkiye derken, Washington’dan ayrılmayı kastediyorlar; bunun kaçınılmaz sonucu ise, Moskova ile beraber olmaktır” yolunda bir düşünüş tarzının doğruluğu ise, ancak ve ancak “kesin surette bir efendi bulmaya alışmış ruhlar” için söz konusu olabilir. Hiçbir devletin vesayeti altında olmaksızın tam bağımsızlık ilkesini benimsemiş bulunan, Atatürk’ün sözlerini ve davranışlarını ciddiye alan, kişiler için ise, böyle bir düşünüş söz konusu bile olamaz. “
“Devlet Hukukla Yaşar”
Devrimler, meydana geldikleri andan itibaren kendi hukukunu inşa ederler. İnşa ettikleri bu hukuk temel anlamda, devrimi korumaya ve devam ettirmeye yönelik bir sorumluluğu devrimcilerin üzerine yükler.
Muammer Aksoy, Türk devriminin varlığı ve gerekliliğini özümsemiş bir Cumhuriyet hukukçusu olarak ömrü boyunca hukuk devletinin varlığının tartışılmaz öneminin her fırsatta altını çizmiştir. Temel hak ve hürriyetlerden, özellikle siyasal düşünce hürriyetinden ve hukuk devleti güvencesinden yoksun, sadece dört yılda bir yapılan seçimlere dayanan ve sandıktan çıkanın her şeyi yapabileceği bir rejimin gerçek demokrasi olarak kabul edilemeyeceğini ifade eden Aksoy, demokratik değerlerin yalnızca ve yalnızca hukuk devletinin çatısı ve güvencesi altında yaşanabileceğini açık yüreklilikle ifade etmiş, “devlet hukukla yaşar” söylemini düşün dünyamızın en önemli ifadelerinden biri haline getirmiştir.
Karanlık Eller Aydınlarımızı Susturabildi Mi?
Bugün gelinen noktada karanlık eller, Muammer Aksoy ve onun gibi aydınlarımızı susturabilmiş midir? Hayır. Tam tersine bugün Muammer Aksoy gibi aydınlarımızın sesi daha gür, daha yüksek şekilde duyuluyor. Çünkü ölümsüz söz ve fikirlerinin, zamanında yaptıkları öngörülerin ne kadar doğru olduğunu bugün daha iyi görüyor ve anlıyoruz.
Uğur Mumcu’nun deyimiyle, “tek başına bir siyasi parti ” gibimücadele veren Muammer Aksoy, onunla her zaman aynı safta yani Cumhuriyet ve Kemalizm safında yer alan aydınlarımızın düşünsel ve eylemsel mirasları zihnimizde, yüreğimizde ve mücadelemizde yaşıyorlar. Sömürüye, emperyalizme, gericiliğe ve bölücülüğe yani özetle Cumhuriyet karşıtlığına karşı verdiğimiz mücadelede sonsuza dek yaşayacaklar.
Ali ERGENDEDEOĞLU
Kaynakça:
Soysal, M. (1961). “Temeldeki Kavgalar: Sosyal Devlet”. Yön Dergisi Sayı:1 – Sf. 9-10
Soysal, M. (1961). “Kurucu Mecliste Gürültü, Taksitle Kamulaştırma ve Millileştirme Maddelerinde Koptu”. Yön Dergisi. Sayı: 2 – Sf.11
Işıklı, A. (1999). “Aksoy ve Mumcu”. Ankara Barosu Dergisi Uğur Mumcu ve Muammer Aksoy Özel Sayısı. Sf. 13
Aksoy, M. (1971). “Tam Bağımsızlık” ve Atatürk. Ankara Üniversitesi SBF Dergisi , 26 (02)
Aksoy, M. (2014). Atatürk ve Tam Bağımsızlık. ADD Yayınları. 2.Baskı
Aksoy, M. (2010). Devlet Hukukla Yaşar. Cumhuriyet Kitapları. 1.Baskı
Yorum Ekle