Üçüncü Yol

CUMHURİYETİN KÜLTÜR ANITI: HASAN ALİ YÜCEL

Yıllar önce okuduğum bir kitapta yazar şöyle bir not  düşmüştü;

“Hayat, herkes için başlar ve biter. Aradaki boşluğu her insan kendi yaradılışına göre doldurur. Kimi, insanlık tarihine bir çentik atarak ışıl ışıl gider. Kimi ise kaybolarak. Hayat sadece bir tanıktır.”

O çentik atan insanlardan birisiydi Hasan Ali Yücel. Aydınlanmacı, yurtsever, şair,devlet adamı olduğu gibi, ülkeye yaptığı hizmetleri karşılığında ağır bedeller ödeyen, Kemalist devrimin kültür anıtıydı. 1897 yılında İstanbul’da doğdu. Çocukluğu; Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma döneminde geçmiş, Balkan bozgununu, 1. Dünya Savaşı’nı  ve işgalleri görmüştü. Üniversitede öğrencilik yıllarında Anadolu direnişini coşkuyla desteklemiş, Kuvayi  Milliye’nin başarılı olması için her türlü özveriyi göstermiştir.

Yücel ve Eğitim

Büyük mücadeleler ve özveriler sayesinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin savaştan sonra yeni bir mücadele safhası başlıyordu. Cehaletle savaş. Cephanesi ise eğitimdi. Çünkü eğitim; teknikti, bilimdi, aydınlıktı. Aynı zamanda unutmamanın önemiydi. Eğer bir davada haklıysa her zaman haklı kalabilecekti. Bilen kişi güçlüydü. Bilmenin değerini, eğitimin önemini savaş yıllarında kavrayan Atatürk ve onun ilim ordusu  devletleştikten sonrada düşünmeye devam etti.

Cahilliğe karşı açılan amansız savaşta hem beyin hem miğfer hem de süngü oldu Hasan Ali Yücel. Bakan olmadan önce bir yazın ve felsefe öğretmeni olarak gösterdiği etkinlikler, halkevleri çalışmaları, bakanlığından önce yazdığı ders kitapları ile de üzerinde  ayrıca durulması gereken bir kişilikti. Ama o daha çok Milli Eğitim Bakanı olarak yaptığı hizmetlerle tanınmıştır. 1934 yılında İzmir’den 5. Dönem milletvekili olan Hasan Ali Yücel’in yedi yıl, yedi ay, yedi gün süren (28 Aralık 1938-5 Ağustos 1946) bakanlığı döneminde sığdırdığı hizmetler, ondan sonraki yarım yüzyıllık süre içinde hiçbir bakan tarafından gerçekleştirilememiştir. Tarihimizin en yoğun ve kapsamlı eğitim ve kültür hizmetleri, Yücel’in bu kısa bakanlık süresi içinde gerçekleştirilmiştir.

Devlet Konservaruvarı’nı kurumlaştıran ve geliştiren de odur. Ayrıca, dünya çapındaki sanatçıları ve eğitmenleri, A. Adnan Saygun’a, Carl Ebert’e, Paul Hindemith’e, Bela Bartok’a destek olan yine odur. Dünya klasiklerini, o güne dek görülmemiş bir gönüllüler imecesiyle Türkçeye çevirtip bastıran odur. Bakanlığın içinde daimi bir çeviri bürosu oluşturması çok önemlidir. 496 eser dilimize çevrilmiş, klasiklerin yanı sıra ünlü düşünürlerin, filozofların kitaplarının da çevrilmesi kayda değer.  Goethe’yi ilk Türkçeye çeviren de kendisidir ve bu nedenle de Goethe madalyasıyla onurlandırılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı Klasiklerini o dönemde her eve sokmayı başarmış bir ustadır.(1)

1945’te anayasa dilinin Türkçeleştirilmesi ve Ankara Tıp Fakültesi’nin kurulması, Türkiye’nin UNESCO’ya katılmasının sağlanması, 1946 yılında Üniversite Yasası’nın çıkarılması da onun eseridir. (UNESCO 1997 yılını Hasan Âli Yücel yılı ilan ederek o unutulmaz insanı bir yıl boyunca dünyaya tanıtmıştı.)

Köy Enstitüleri

Cumhuriyet’in ilk yıllarında oluşturulan eğitim politikalarında öncelik alınan üç temel husus vardı; laiklik, yurttaşlık bilinci ve Anadolu köylüsünün aydınlanması. Yücel, kendisinden önce köy eğitimine yönelik başlatılmış çalışmaların yeterli olmadığını görerek, Türk milletine özgü yepyeni eğitim kuruluşları ile köy eğitimi sorununu çözmek üzere 17 Nisan 1940’da “ziraat işlerine elverişli bulunan yerlerde, köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek” amacıyla, “Köy Enstitüleri” kurulması tasarısını Meclis’e getirmiştir. Tasarı, Meclis’te hararetli tartışmalara sahne olmuş, aldığı bütün eleştirilere rağmen 148 red oyuna karşılık 278 oyla kabul edilmiştir. Köy Enstitülerindeki eğitim seviyesi sadece temel dersler düzeyinde kalmayarak, köylüye hayata dair her şeyi öğretmeyi amaçlıyordu.(2)  Köylü, hem tarım ve el işi yapabilecek hem dünya klasiklerini okuyacak hem de yurttaşlık ve ulus bilincini kavrayacaktı. Köylü, Türk milletinin aydınlanmasına katkı sağlayacaktı. Bu anlamda  hem Yücel’in hem de Türk devriminin eğitim alanındaki en değerli çocuğuydu Köy Enstitüleri. Aynı zamanda dünyada hala, eğitimin en ileri yöntemlerinden  olan Yeniden Kurmacılık dendiğinde  ilk akla gelen birkaç kurumdan birisidir.

………

Hasan Ali Yücel, bunca güzel hizmetten sonra, karşıdevrimin bütün azgınlığıyla Cumhuriyet aydınlanmasına karşı harekete geçtiği bir dönemde Bakanlık görevine atanmamış (5 Ağustos 1946), arkasından büyük haksızlıklara uğramıştır. Türkiye’ye komünizmi getireceği bahanesiyle haksız suçlamalarda bulunulmuş, milletvekilliğine aday gösterilmemiş, TBMM dışında kalınca, kendisine Meclis kürsüsünden yapılan saldırılara yanıt verme olanağı kalmamıştır. Bu süreçte Köy Enstitüleri kapatılmış, çevirilerini yaptırdığı dünya klasikleri rafa kaldırılmış, enstitü kütüphanelerinin kapısına kilit vurulmuştur. Yücel tüm bu yapılanlara karşın, hiç yılmamış, gazete ve dergilerde yazılar yazarak ulusu bilinçlendirmeye devam etmiştir. Çünkü o tüm birikimi ile birlikte  Kuvayi Milliyecidir.

“Cumhuriyet döneminin bu kuyruklu yıldız gibi parlayıp iz bırakan” kültür adamı ve eğitimcisini, yazdıkları ve yaptıkları ile anmak yetmez, onun düşüncelerini ulusal eğitimimizin temeli haline getirmek zorundayız. Köylünün bilgilendirilmesi, bilgisini yaşamın her alanında kullanacak biçimde yetiştirilmesi günümüzde başarılmamış bir sosyal devlet hizmet açığı olarak karşımızda duruyor. Bu açık Cumhuriyet değerlerine bağlı idealist öğretmenler tarafından kapatılmaya çalışılıyor. Yıllar içinde  özellikle kırsal yapıda etkinliğini sürdüren dinsel eğitimden ötürü belli yörelerde Atatürk ve cumhuriyet düşmanı  tarikatlar sosyal yaşamda güçlü bağlarını oluşturdu, korumaya da devam ediyor. Tarihsel süreçteki tüm olumsuzluklar önümüzde dağ gibi duruyormuş gibi gözükse de umutluyuz. Karşı devrimin tüm çelmelerine rağmen Hasan Ali Yücel’in ve nicelerinin meşalesini devam ettirmeyi boynumuzun borcu olarak kabul ediyoruz.

Bugün 26 Şubat. Ölüm yıl dönümünde mirasının bilinci ve sorumluluğu ile anıyoruz onu. Aziz ruhu şad olsun.

 Ilgaz Galip

26.02.2022

KAYNAKÇA

1)Özdemir Nutku/ Hasan Ali Yücel(Aydınlık gazetesi)

2) Zeynep Kalyoncuoğlu/ Köy Enstitüleri’nde Hasan Ali Yücel’in Yeri

Ilgaz Galip

1994 te Düziçi'nde doğdum. Osmaniye Abdurrahman Keskiner Güzel Sanatlar Ve Spor Lisesi'ni bitirdim.2012 yılında Çukurova Üniversiteyi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Bölümüne başladım. Hala Resim Bölümünde öğrenimime devam etmekteyim.

Yorum ekle

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Siteye e-posta ile abone ol

Bu siteye abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için kayıt olmalısınız.

Diğer 58 aboneye katılın

Takip Et

Bizimle iletişim kurun. İnsanlarla tanışmayı ve yeni arkadaşlar edinmeyi çok seviyoruz.