Üçüncü Yol 1919

Günüdür, Hasan Tahsin Olmanın!

Kimileri “vatan için mücadele gerek” der.

Konuşur,
konuşur,
konuşur.
yani sadece “der”.

Kimileri “vatan için mücadele gerek” demez,
direkt eder.
“vatan lafla değil, eylemle sevilir” öyleleri için.
Böyle yiğitler;
savaşır,
dövüşür,
gülerek gider ölüme,
Yoktur çünkü onlar için vatandan kutsal.

Köroğlunun tabiriyle onlar,
“cidasını alır eline / ak elleri batar kızıl kana”

Yüreklerindeki terazinin bir yanına konmuşsa bayrak, vatan.
Diğer tarafa konmuş olsa da rütbe, mevki, para, pul, bireysel kaygı.
Kaç yazar?
Kaç basar?

Ağır basar vatan,
havaya kalkar geride kalan ne varsa karşıda,
vatana sevgisine kalkar gibi saygıdan ayağa.

Tam da böyle birisi vardı 117 yıl önce dünyaya gelen.
En güzel okullarda okudu.
Hatta Ulu Önder ile aynı okulda tamamladı ilköğretimini.

Paris’te Siyasal Bilimler okumuşken,
düşebilirdi kendi derdine,
hesabını yapabilirdi istese,
sadece kendi çıkarına göre.

Yapmadı.
Düşman dayamışken bağrına vatanın, hançeri,
-ki tarih 15 Mayıs 1919 idi-
sıktı düşmana “İlk Kurşun”u..

“Ey bedbaht Türk!.. Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık Meydanındadır. Oraya yüzbinlerle toplan.. Orada zengin, yoksul, bilgin, cahil yok. Fakat Yunan egemenliğini istemeyen bir mutlak çoğunluk var. Geri kalma!.. Binlerle, yüzbinlerle Maşatlık’a koş. Ve Milli Kurul’un buyruğuna uy..”

diyebilen bir yiğitten başka ne beklenirdi ki?

15 Mayıs 1919.
15 Mayıs 2015.

Sevr’den Lozan’a giderken 1919’dan 1923’e,
Yıl oldu 1938,
döndü ibre tersine,
Şimdilerde birinin güzergahı,
Lozan’dan Sevr’e…

***

Şimdi biz,
-bu kez kurşundan ziyade kalemle-
tam da ilk kurşunun atılması gerektiği yerdeyiz emperyalizme.
Maalesef yine,
yeniden.

Ders alınmayınca tarihten,
tekerrür etti yeniden.

Eğer bu bedel,
herkes yüklenirse payına düşeni,
koymaz bize,
ufak sıyrıklarla atlatırız bu pusuyu da hengameyi de.

Fakat el atmazsa birileri,
ihale yine kalırsa bir avuç kişinin üstüne,
işte bizler,
o bir avucun içi olmak için yaşarız,
hazırlarız kendimizi tam da böyle günlere.

Yürürüz düşmanın üzerine tıpkı Hasan Tahsin gibi.
Hiç olmadı,
dizlerimizin üzerinde yaşamaktansa,
yeğleriz ayakta ölmeyi.

Yine çıkar sonra tarih sahnesine, tarihi değiştiren birileri,
ve onları da torunlarına anlatan başka birileri.

“Yani Tam da Neyzen’in dediği gibi:
Türkü yine o türkü, sazlarda tel değişti,
Yumruk yine o yumruk, bir varsa el değişti”

Çağdaş BAYRAKTAR
15 Mayıs 2015

Çağdaş Bayraktar

Yorum Ekle

Bir Cevap Yazın

Follow us

Don't be shy, get in touch. We love meeting interesting people and making new friends.

Most popular

Most discussed