Belleğime ilk ne zaman kazındı onun ismi hatırlamıyorum. Ama küçüktüm, Selda Bağcan’ın Uğurlar Olsun’unu dinlediğimde. Hani herkes bilir, paylaşır 24 Ocak’larda…
Merak etmiştim. Ölen bir gazeteci üzerine yakılan türkü o kişiyi tanımadan nasıl böyle etkilemişti beni…
Sonra başladım öğrenmeye, anlamaya Uğur Mumcu’yu. Görüşü ne olursa olsun, dünyaya nereden bakarsa baksın namuslu insanların saygıyla andığı o büyük şahsı.
Ölüm çürümesidir bedenin. Ölümden korkar insan, unutulmayacağını bilmiyorsa.
Ölüm, bizler için beklenmediktir çoğu zaman. Fakat Uğur Mumcu her sabah arabaya önce kendi binip, karısını ve çocuklarını sonra çağıracak kadar farkındaydı kendisine kurulan hain tuzakların. Dürüstlüğünün yol açabileceği yıkımlardan ailesini korudu. Buz kesen o sabaha dek.
Huzurla uyur bizim halkımız sıcacık yuvasında. Ancak o, birilerinin kuyruğuna öyle bir basıyordur ki, evini satın aldığında ev sahibi kontratına “Uğur Mumcu’nun evine bomba atıldığı zaman doğacak hasardan Uğur Mumcu mesuldür.” maddesini bile eklemişti.
Velhasıl o kimseye aldırmadı, tehditlere boyun eğmedi. Doğru bildiğini savunmaktan, hatta bağıra bağıra savunmaktan bir an olsun vazgeçmedi.
Öğrenciliğinde “NATO’ya karşıyım bursunu nasıl kabul edeyim” diyerek geri çevirdiği burs gibi meslek hayatında da yurt içinden ve dışından gelen birçok iş teklifini fikirleriyle ters düşmesi kapsamında kesin bir dille reddetti. Yaşamasının bir gayesi vardı çünkü ve o, diğer her şeyi ikinci planda tuttu.
Karlı Sokak’ta 23 yıl önce bugün, bedenini patlatanların unuttuğu bir şey vardı: Bu millet, tarih yazanları hafızalardan silmez. Ölüm yalnızca onların nefeslerini kesebilir. Çünkü Uğur Mumcu ve onun gibi hayatlarını vatan için yaşamış ve yine vatan için şerefle ölmüş kişiler; fikirleriyle, cesaretleriyle biz gençlere daima ışık olacaklar.
“Güçlü”ye, emperyalizme, faşizme, teröre boyun eğmeden,
‘‘Suçlu”ya masum demeden, ülkenin başına gelenleri gözardı etmeden, başta Atamızın sonra da bu memleketin “Uğur”larının bize gösterdiği yolda yürüyecek, tarihin şahsımıza yüklediği görev neyse yerine getireceğiz.
Saygıyla.
Zeynep KILIÇARSLAN
24 Ocak 2016