12 Ada’yı İsmet İnönü’nün sattığı iddiası hepimizce malumdur. Bu iftira da Atatürk’e, İnönü’ye ve Cumhuriyet’e yönelik diğer birçok iftira gibi bir Siyasal İslamcı/Yeni Osmanlıcı ezberinden başka bir şey değildir. Oysa işin iç yüzü daha farklıdır. 12 Ada, 1912 yılında Uşi Antlaşması‘yla zaten elden çıkmıştır. 1947 yılında da İtalya’nın 2. Dünya Savaşı’nı kaybeden tarafta olması üzerine Paris Antlaşması‘yla Yunanistan’a devredilmiştir. Her ne kadar bu bilgiler herkese açık kaynaklarda yer alsa da Siyasal İslamcı/Yeni Osmanlıcı “araştırmacılar, tarihçiler” fırsat buldukça bu yalan üzerinden Cumhuriyet’e ve İsmet İnönü’ye saldırmaya devam etmektedir. Kendileri bilir ama sanmasınlar ki onlar bu yalan ve iftiralarında ısrarcı oldukça hedeflerine ulaşacaklar. Tarih onların öncüllerini hak ettikleri gibi yazmıştır, onları da hak ettikleri gibi yazacaktır elbet.
Biz asıl konumuza gelelim, yeri geldikçe 12 Ada iftirasını ağızlarından düşürmeyen Kadir Mısıroğlu ve türevleri AKP iktidarında 2004’ten beri Ege’deki adalarımızın Yunanlar tarafından işgalini bir kez olsun gündeme getirmemişler, konuyla ilgili bir kez olsun hükümete yönelik eleştiride bulunmamışlardır. Siyasal İslamcı ikiyüzlülüğüne alıştığımız için onların bu tavırları şaşırtmıyor elbette. Asıl derdimiz gerçeklerin, medyanın da aracılığıyla -ne yazık ki- Türk milletinin gözünden kaçırılmasıdır. İsyanımız da bunadır.
Araştırmacı yazar Cengiz Özakıncı da 14 Nisan’da KültüRTv’de katıldığı bir programda değerlerimizin yozlaşmasına da değinerek konuyla ilgili “1919’da İzmir’in işgaline gösterilen tepki 16 adaya gösterilmiyor. Yani çok ilginç… Bir duyarsızlaşma, tepkisizleşme söz konusu…” demişti.[1] Hoca duyarsızlık, tepkisizlik konusundaki siteminde haklı. Yalnız mevcut durumda işgal altındaki ada sayımız 16 değil, 17 oldu. (İşgal altındaki adacık ve kayalıkları da bu sayıya dahil edersek 150’nin üzerinde sayılarla ifade ediliyor.)*
11 Nisan’da Saygı Öztürk yazmıştı 17. adamızın da işgal edildiğini.[2] Üstelik bu işgal çok yakın bir zamanda, son birkaç ay içerisinde gerçekleşti. 11 Şubat 2016 tarihinde Yunan Deniz Kuvvetleri’nin bir tatbikatı sırasında Türk hava sahasını ihlal eden bir Yunan helikopteri Muğla’ya bağlı Ardıççık adasına düşmüş ve hayatını kaybeden subaylar olmuştu.[3] 9 Mart 2016 tarihinde de hayatını kaybeden bu Yunan subayları için Ardıççık adasında Yunanistan’ın Genelkurmay başkanının, Deniz Kuvvetleri komutanının, savunma bakanının ve bir papazın da katıldığı bir anma töreni düzenlendi, adada ayin yapıldı. Törende çekilen fotoğraflar Yunanistan Milli Savunma Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yayınlandı.[4]
Açık bir şekilde adada Türk egemenliğinin ihlali anlamına gelen bu duruma ne Cumhurbaşkanlığı’ndan, ne hükümetten, ne de Genelkurmay’dan herhangi bir ses çıkmıyor.
Muhalefetten cılız sesler çıkmıyor değil elbette. Örneğin en son 17. adamızın işgalinden sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, AKP’nin işgal edilen adalarımız konusundaki tavrını eleştirdi. “AKP neden bu işgallere göz yumuyor? Bu konuda ne gibi tedbirler almak istiyor? Suriye sınırında olduğu gibi Yunanistan’la Ege Denizi’nde olan sınırlara da angajman kuralları uygulanacak mı, bunların açıklanması gerekir. İşgal karşısında hükümet ne yapmayı planlıyor? Bu sorulara Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun tatmin edici yanıtlar vermesi gerekir.” gibi açıklamalarda bulundu.[5] MHP İstanbul milletvekili Ulvi Yönter de “Bu adalar vatan toprağı değil midir? Topraklarımıza neden sahip çıkmıyoruz ve angajman kurallarını neden uygulamıyoruz?” diye sordu. MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da yaptığı açıklamada Türk topraklarında işgalin devam ettiğini belirtti.[6]
Ayrıca CHP daha önce de, 10 Aralık 2015 tarihinde, Trabzon milletvekili Haluk Pekşen‘in öncülüğünde meclis araştırma önergesi vermişti konuyla ilgili. 10 Şubat 2016 tarihindeki birleşimde okutulmuş önerge. Meclisin sitesinde önergenin son durumunda “gündemde’’ yazıyor. Umutlanmamakla birlikte nasıl sonuçlanacağını göreceğiz.[7]
Yine Mart 2015’te TBMM Genel Kurulu’nda MHP Balıkesir milletvekili Ahmet Duran Bulut da “Ege’de 16 Türk adasında Yunanlıların hakim olduğu, bayraklarını astıkları; İzmir’in karşısındaki kayalıklara yine bayraklarını diktikleri, Türk hava sahasını ihlal eden Yunan askeri helikopterine karşı müdahale etmeme emrinin verildiğini basından okumaktayız, Genelkurmay’ın internet sitesinde görmekteyiz. Dışişleri Bakanlığı’nın talimatıyla, bizim bilgimiz dahilinde o adalar onlara verildi.” şeklinde açıklamalar yapmıştı. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz da “siz ‘burayı Yunanistan’a verdi’ diyerek Yunanistan lehine görüş bildiriyorsunuz. Çok şükür ki siz iktidarda değilsiniz. Eğer iktidarda olsaydınız sizin bu sözlerinizi alarak Yunanistan uluslararası mahkemelerde kullanırdı.” şeklinde bir cevapla zeytinyağı misali üste çıkmaktan geri durmadı.[8]
Ege Denizi’nde 12 yılda 17 ada ve irili ufaklı 150’den fazla adacık ve kayalık kaybettiğimiz günümüzde bir şey daha net bir şekilde görülüyor ki, o da muhalefet partilerinin söylemlerinin ve girişimlerinin bu konu özelinde de yetersiz ve sonuçsuz kaldığıdır. Mevcut muhalefet partilerinden de daha fazlası beklenemezdi zaten.
Cumhuriyet tarihinde AKP ikitidarına kadar toprak kaybetmemiş olan Türkiye Cumhuriyeti 2004’ten beri bu rezilliği yaşıyor işte. Görülen o ki Yunanlar fırsat buldukça adalarımıza çökmekten vazgeçmeyecek. “Türk hükümeti” de ses çıkarmadıktan sonra çekinecekleri bir şey de yok zaten. Öyleyse bu durumda bizlere düşen hükümete ve muhalefet partilerine yapılması gerekenleri yapmaları için gerekli baskıyı uygulamak, milli menfaatlerimiz doğrultusunda politika dayatmaktır. Türk milletinin kimseye bir karış toprak vermeye rızasının olmadığı hem iç kamuoyuna hem de dış kamuoyuna layıkıyla anlatılmalıdır. İş yine “ulusun azmine ve kararlılığına” kalmıştır.
Ali KARAKÜÇÜK
15 Nisan 2016
DİPÇE:
* İşgal Altındaki Adalarımız: Eşek, Koyun, Hurşit, Bulamaç, Fornoz, Nergizçik, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık, Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi, Koufonisi ve Ardıççık.
Yorum ekle