Üçüncü Yol

ASKERE DÜŞMANLIK, DÜŞMANA ASKERLİKTİR – 2

Şırnak’ta düşen helikopter…

Birisi Tümen Komutanı Tümgeneral olmak üzere ikisi pilot 9 subay, 2 astsubay, 2 uzman çavuş şehit…

Skorsky’nin Fransız versiyonu AS 532 COUGAR tipi helikopter…

Çok büyük ihtimal (aldığım bilgiler doğrultusunda) kaza…

Helikopter kazalarının olma ihtimali tahmin ettiğimizden daha fazladır. Hele de “dikkat sorunu” yaşandığı, hava muhalefeti ile karşılaşıldığı durumlarda.

Helikopterin hareket edecekken alması gerekenden daha fazla yakıt alması bile buna etken olabilir.

Türk ulusunun başı sağ olsun.

***

Elbette bu dönemde bu tarz her olay insanda bir şüphe, şaibe yaratacaktır.

Hele de kazada şehit olan Tümgeneral Aydoğan Aydın‘ın 15 Temmuz’daki FETÖ karşıtı tavrı ve emirleri sis bulutunu daha fazla artıracaktır.

Eğer bu helikopter, “kaza”yla düşmemişse yetkili makamlar bunun üstüne gitmek, açığa çıkarmak zorundadır.

Yetkili makamların bunu yapmadığı, yapamayacağı noktada da bunun üzerine gidecek dürüst insanlar elbet olacaktır.

Fakat madalyonun bir de başka bir tarafı var.

Bu sebeple de madalyonun diğer tarafını göstermek, başka gerçeklerin altını çizmek zorundayız.

Asker olmak kolay değildir, hele pilotluk gibi yoğun konsantrasyon, sağlam psikoloji gereken görevleri yerine getirmek hiç kolay değil.

Türk Silahlı Kuvvetleri personeli yoğun baskı altında görevini yapmaya çalışıyor.

Bir yandan silah arkadaşlığına güvenin sarsılması, herkesin birbirine “Acaba bu da onlardan mı?” kaygısı duyması, herkesin her an “Acaba görevden alınır mıyım?” korkusunu taşıması, bu kişilerin görev yapmasını tahmin ettiğimizden çok daha fazla zorlaştırmakta.

Kumpas davaları ve 15 Temmuz gecesindeki tavırları ile halk nezdinde kendi yerlerini kendileri belirleyen “Genelkurmay” ile üniformasının hakkını vermeyi her şeyden çok önemseyen “Türk askeri”ni birbirinden ayırmamız ona göre yaklaşım belirlememiz gerekiyor.

Çok iyi biliyorum, çünkü duydum, yakın zamanda Şırnak’ta şehidimiz varken Şırnak’ta bulunan Hulusi Akar’ın şehit cenazesine dahi katılmadığını, bu durumun o helikopterde hayatını kaybeden birçok subayda nasıl üzüntü yarattığını… (Neredeyse kimsenin buna şaşırmayacak, yadırgamayacak olması da yine bu kişilerin kendi yarattıkları “etki”(sizliğin) tepkisi.)

Evet, FETÖ kapsamında orduda kapsamlı operasyon yapılmalı, hala belli rütbelerde yüzde 50’ye yakın FETÖcü olduğunu duyuyoruz. Zaten “devre” hesabı yapıp, o devrelerden tutuklanan asker sayısına baktığımızda da bu sonuçlara ulaşmak çok zor değil.

Ama bu operasyonlar kararlılıkla yapılırken diğer yandan da ordumuza sahip çıkmak, moral motivasyonunu yüksek tutmak zorundayız.

 

***

Songül Yarbay’ın hangi çetrefilli yollardan, ne gibi kumpasları aşarak üniformasını geri aldığını tüm Türkiye biliyor şimdi…

Anlayın artık, ordumuz bu saatten sonra sadece halkına emanet. Yani bize…

Yaklaşık yüz yıl önce olduğu gibi.

Ve de herkesin üç gerçeği işine gelmese de yüzleşmek istemese de anlaması gerekmekte:

1 – Eğer tam anlamıyla Orta Doğu gibi “doğrudan” müdahaleye maruz kalmıyorsak bu, “yaralı” haliyle bile TSK’nin caydırıcılığı sayesinde.

2 – Her coğrafyanın kendine has “ilerici” öncüleri vardır. Ne kadar çizgisi törpülenmek istense de, bu konuda aşama kaydedilse de son iki yüz yılda olduğu gibi ordu, “devlet kültürüne” en çok sahip çıkan, hatta şu an tek bu kültürü korumaya çalışan, yapısında taşıyan haliyle son iki yüz yılda olduğu gibi ilerici tüm kazanımları sahiplenen, sahiplenmediği noktada da saldırılmasına yönelik “caydırıcı” etkisi bulunan kurumdur.

3 – Kişi, ordusunun güçlü olduğu kadar anti militarist olabilir. Çünkü bu coğrafyada ordun zayıfsa hedef olursun, hedef olduğunda da Suriyeliler gibi kaçmayı düşünmüyorsan sen bizzat çatışmak zorunda kalırsın. Bu sebeple orduya en çok sahip çıkması gerekenler, onlara “anti militarist” yaşam alanı sağlaması sebebiyle silaha, şiddete, savaşa en çok karşı olan kişiler olmalıdır. İsviçre gibi bir coğrafi konuma sahip olmadığımız gerçeğini de düşünecek olursak konumlanmamız gereken yer tam olarak budur.

Türk ordusunun bu topraklar için ne kadar önemli, ne kadar caydırıcı olduğunu anlamak için liberallerin bile “Asker nerede, neden ortada yok?” diyeceği süreçleri yaşamak zorunda kalmayalım.

Bunun dönüşü olsa bile hasarını onarmak çok zor olur.

Geç olmadan görelim, görmeyenlerin de görmesini sağlayalım.

Şayet, paramiliter güçlerden medet ummayı düşünmüyorsak…

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
31 MAYIS 2017

Çağdaş Bayraktar

Çağdaş Bayraktar 1986 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketi Mersin'de tamamladı. Çukurova Üniversitesi Ziraat Mühendisliği bölümünü bitirdi. Lisans eğitimi süresince üyelikten başkanlığına kadar Çukurova Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü'nün her kademesinde görev aldı.

Bu dönem içerisinde "Kemalizm"in yerel ve ulusal ölçekte ADK/T'ler nezdinde kurumsallaşması, yaygınlaşması ve bağımsız kalması adına yoğun çaba gösterdi.
Bunun dışında, aynı dönem taraftar topluluğu koordinatörlüğü, Çukurova Üniversitesi Kulüpler Birliği Başkanlığı yaptı. Çukurova Üniversitesi Türk Sanat Müziği Korosunda görev aldı.

2013 yılında kendisi gibi öğrenci olan arkadaşlarıyla birlikte "Vardiya Bizde Adana"nın kurulmasına öncülük etti. Haftalarca süren Sessiz Çığlık eylemlerinde kumpaslara karşı hukuku savundu. Konunun kamuoyunda hak ettiği yeri bulması kapsamında yazılar yazdı.

O dönem birçok yerel gazetede, internet sitelerinde ve Milli Mücadele döneminde kurulan, "Kemalizmin İleri Karakolu" unvanıyla onurlandırılan Yeni Adana gazetesinde yazıları yayınlandı. Ayrıca aynı gazetenin Genç Yeni Adana ekinin kurucu genel yayın yönetmenliği ve başyazarlığını yaptı. 27 sayı yayınlanan Genç Yeni Adana'daki yazarların birçoğunun yazarlığa adım atmasında ve gelişmesinde öncülük etti.

Genç Yeni Adana'daki yazar kadrosunun büyük bölümüyle beraber Üçüncü Yol'u kurdu. Üçüncü Yol tarafından çıkarılan "Türk Ulusunun Egemenliği İçin HAYIR" ve "Yeniden Muasır Medeniyet Seviyesine Ulaşmak İçin TÜRKİYE DENİZCİLEŞMELİDİR" kitap/dergi projelerinin Genel Yayın Yönetmenliğini ve Başyazarlığını yaptı.

Çeşitli dergilerde ve internet haber sitelerinde yazıları yayımlandı. Alibi ve Galeati Yayınevlerinde editörlük yaptı. Halen Deniz Mecmuası dergisinde yazıları yayınlanmaktadır.

Gazetecilik hayatına Eylül 2018’den bu yana Cumhuriyet'te devam eden Bayraktar, yayın kurulu üyesi olduğu Cumhuriyet Kitaplarında Yayın Koordinatörlüğü görevini yürütmekte. Olaylar ve Görüşler sayfasının koordinatörlüğünü ve sayfa editörlüğünü yapmakta, gazetenin Kitap ekinde de kitap tanıtım yazıları ve söyleşileri yayımlanmakta.

Yorum ekle

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Siteye e-posta ile abone ol

Bu siteye abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için kayıt olmalısınız.

Diğer 57 aboneye katılın

Takip Et

Bizimle iletişim kurun. İnsanlarla tanışmayı ve yeni arkadaşlar edinmeyi çok seviyoruz.