Üçüncü Yol 1919

ATATÜRK’SÜZ ÇANAKKALE’Yİ REDDEDİYORUZ

Çanakkale Ululaması

(I)

tanrıya komşu
sarp yamaçlarda pusular
dişlerinde kan kokusu
sonsuzluğa taarruz var

son damla kan
son kalan toprağa düşene kadar
dayandık diş ile
saldırdık tırnak ile
geçit vermedik emperyalist köpeklere

(II)

Ağzında saray kemiği
boynunda yedi düvel kemendi
böcek böcek türedi
işbirlikçinin kalemi

inancımız sağlam
o günlere mülhem
kalemler pusatlandık
yürekler cehennem

***

“Bu millet kolay dost seçmez, rastgele de düşman olmaz.”(1) diyor Sabahattin Ali. Ve sıradan bir tabirle “yumurta kapıya dayanmadan” da farkına varmaz yakasındaki düşmanın, ne yazık ki… Evet bu millet öyle bir seçim yaptı ki, dünya yok olana dek yakamızdan düşmeyecek bu düşman.  Tıpkı 1915’te varıyla yoğuyla boğazımıza kene gibi yapıştığı gibi… Hoş, önündeki dört yıl yine göremeyecekti belki. Ama Çanakkale Yengisi (zafer), Türk ulusunun derin uykusundan uyanmasına vesile olduğu irkilmedir.

Hiçbir yengi kolay kazanılmaz. Öyle olsaydı adına yengi denmez, maneviyatına kutsallık eklenmezdi. Tarih, dünyanın seyrini değiştiren savaşları altın harflerle yazar defterine. Ve o savaşların kaderini değiştiren, strateji ya da taktiklerin arkasındaki dehaları da. 18 Mart’ın sonrasında işte bu dehalardan birisinin öngörüsü vardı.

Mustafa Kemal Atatürk, düşmanın karadan taarruzunun Arıburnu’ndan  gerçekleşeceğini üstlerine tam üç kez bildirmesine rağmen pek dikkate alınmadı. Ancak onun öngörüsü gerçekleşti ve Anzaklar, Arıburnu’nda taarruza geçmiş ve Türk ordusu gerilemek zorunda bırakılmıştı. Şevket Süreyya Aydemir’in tanımıyla “her günü bir başka cehennem olan, havası o günlerde; kan, barut, duman ve çürümüş insan eti kokan bu topraklar”(2) onun komutasında Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda, Anafartalar’da kazanılan yengiler sayesinde derin bir nefes aldı.  O yengiler 18 Mart’ın adeta bir istinat duvarı oldu. Peki o yengilerin arkasındaki başarının sırrı neydi? Bunun cevabı 1. Kirte Muharebesi’ndeki 1 Mayıs Türk Taarruzu’ndan önce birliklerine gönderdiği şu emirde saklı: “İçimizde ve kumanda ettiğimiz askerlerde Balkan hacaletinin (utancının) ikinci bir safhasını görmekten ise, burada ölmeyi tercih etmeyenlerin bulunacağını katiyen kabul etmem. Şayet böyleleri olduğunu hissediyorsanız, derhal onları kendi ellerimizle kurşuna dizelim.”(3)

Bugün sürekli olarak karşı mahallenin müsveddelerinde bizlere dayatılan Atatürk’süz Çanakkale Savaşı’nı okuyacak, izleyeceksiniz. Çanakkale Yengi’sinin yalnızca Tanrının ve peygamberin yardımları sayesinde kazanıldığını iddia edecek ve bizlerin buna safça inanmasını bekleyecekler. Hemen söyleyelim: Reddediyoruz. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ve ilerisindeki kazanımlarını içlerine sindiremeyen hakim zümre ve yerli işbirlikçilerinin, bu toprakların büyük kurtarıcısının, Kurtuluş Savaşı’nın önsözü olan Çanakkale Savaşı’nın en ciddi safhalarındaki azmi ve başarısının kasıtlı olarak es geçilmesini içimize sindiremiyoruz. Bu durumun onlara bir yarar sağlayamayacağını ve kendilerini kandıracaklarını, tarih önünde yalnızca ama yalnızca diz çökmekten başka bir şanslarının olmadığını gün gelecek anlayacaklar. Fakat iş işten geçecek. İşte o zaman onları “biz bile kurtaramayacağız”

Bu vesileyle Çanakkale Savaşları’nda yengi inancını hiçbir zaman kaybetmeden dişini tırnağına katarak, son damla kanına kadar savaşanlara olan borcumuzun bilinciyle, önlerinde saygıyla eğiliyoruz. Kutlu olsun…

MEHMET AMAN
18 MART 2019

(1) Uşak Ruhu, Alibaba Dergisi, 16 Aralık 1947

(2) Tek Adam, Şevket Süreyya Aydemir, Cilt 1, 18. Baskı, Remzi Yayınevi, İstanbul 1999, s. 214

(3) Arıburnu Muharebeleri Raporu, Mustafa Kemal Atatürk, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 3. Baskı, Ankara 1990, s. 70.

Yorum Ekle

Bir Cevap Yazın

Follow us

Don't be shy, get in touch. We love meeting interesting people and making new friends.

Most popular

Most discussed