Üçüncü Yol

DİRENİŞTEN ÖRGÜTSEL MÜCADELEYE: AMASYA GENELGESİ KARARLARI

1919’un mayıs ayı ortalarında işgal altındaki Anadolu’da, direniş sesleri emperyalist güçleri rahatsız etmeye başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, hız kesmeden çalışmalarına devam ederek milli tepkilerin birlik altında toplanmasını hedeflemişti.

Kurtuluş yolundaki dönüm noktası olan duraklardan biri ise Amasya idi. 12 Haziran günü heyetiyle birlikte Havza’dan Amasya’ya geçen Mustafa Kemal Paşa, “Çanakkale’den sonra şimdi de vatanı ikinci defa kurtarmayı ant içtiniz, her anı endişeler içindeki yurda kurtuluşu kısmet kılacak çabaya giriştiniz. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz, hizmetiniz kalıcı olsun! Paşa hazretleri Amasya amaç ve hedeflerinizin elde etme yolunda sizin yanınızdadır. Emin ve rahat olun!” (1) sözleri ile karşılanmıştı.

Paşa, halkla birlikte hükümet binasına doğru yürüyerek oradan seslenmişti Amasyalılara. İstanbul’un işgal güçlerine teslim olduğunu anlatıyor, kurtuluşun ancak örgütsel mücadele ile gerçekleşebileceğini benimsetmeye çalışıyordu. Ülkenin her tarafının işgal altında olduğunu belirten Mustafa Kemal Paşa şu sözlerle sesleniyordu Amasyalılara:

“Efendiler İzmir’in daha sonra Manisa ve Aydın’ın işgali, gelecekteki tehlikeyi daha açık göstermiştir. İşgal ve egemenliğin engellenmesi asil milletimizin kalbini parçalıyor. Memleketimizin tamamen koruması için mitingler yaparak milli heyecanı çok canlı göstermek lazımdır. Zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmenin imkânsız olduğu bu acıklı durum karşısında derhal bir teşkilat kurmak ve büyük devletlerin temsilcilerine etkili telgraflar çekmek lazımdır.

Amasyalılar, burası Havzadan ötesi Pontus oluyor. Sivas’tan doğusu Ermenistan’a katılıyor. Memleket İngiliz mandası altına giriyor.

Tarihi büyük bir millet böyle bir esareti kabul etmez. Milletimizin tarihi şerefi vardır.” (2)

Atatürk, güneyde Fransızlarla el birliği yapan Ermenilere karşı bir Adana cephesi oluşturulduğunu, Erzurum’da Ermenilerle mücadelenin başladığının haberini veriyordu.

Türk milletinin haklarını korumak üzere yurdun her tarafında Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması gerektiğini belirterek, Amasyalılara, düşmanın Samsun’da gerçekleştireceği olası bir saldırıya karşı vatanı en son kayasına kadar savunacaklarını söylüyordu.

Mustafa Kemal Paşa’nın Amasya’daki en önemli amacı teşkilatlanmayı sağlamaktı. Halk, bir cemiyet çatısının altında toplanarak haklarını savunacak, kendi varlığına sahip çıkacaktı. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu direnişini örgütsel mücadeleye çevirerek sadece vatan topraklarını işgal güçlerinden kurtarmayacak, aynı zamanda bağımsız bir Türk devletinin temelleri atacaktı. Halkın kendi varlığına sahip çıkması gerektiğini belirten Atatürk, “milli hakimiyet” düşüncesini yeşertecek ilk adımı da Amasya’da atacaktı.

Mustafa Kemal Paşa ile birlikte genelgeyi imzalayanlar arasında; Ali Fuat Paşa, Hüseyin Rauf Bey, Üçüncü Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanı Albay Kazım, kurmay heyetinden tebliğ işleriyle görevli memur Hüsrev Bey, askeri makamlara şifreleyen yaver Muzaffer Bey ve posta memuru Abdurrahman Rahmi Beylerin imzaları bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa toplu imzalar ile milli mücadeleyi kişisellikten çıkarmış ve halk harekâtı haline getirmişti.

Atatürk o süreci şu şekilde anlatıyordu:

Anadolu’ya geçeli bir ay olmuştu. Bu süre içinde bütün ordu birlikleriyle temas ve bağlantı sağlanmış; millet mümkün olduğu kadar aydınlatılarak dikkatli ve uyanık bir duruma getirilmiş, milli teşkilat kurma düşüncesi yayılmaya başlamıştı. Genel durumu artık bir komutan ile yürütüp yönetmeye devam imkânı kalmamıştı. Yapılan geri çağrılma emrine uymamış ve onu yerine getirmemiş olmakla birlikte, Amasya milli teşkilat ve hazırlıkların yönetimine devam etmekte olduğuma göre, şahsen asi duruma geçmiş olduğuma şüphe edilemezdi. Bundan başka ve özellikle girişmeye karar verdiğim faaliyetlerin köklü ve şiddetli olacağını tahmin güç değildi. O halde, yapılacak teşebbüs ve faaliyetlerin bir an önce şahsi olmak niteliğinden çıkarılması mutlaka bütün bir birlik ve dayanışmayı sağlayacak ve temsil edecek bir heyet adına olması gerekli idi”. (3)

Millî mücadele ilkelerinin vücut bulmuş hali olan Amasya Genelgesi ile alınan kararlar ise şu şekildeydi (4):

  • Vatanın bütünlüğü, milletin istiklali tehlikededir.
  • İstanbul hükümeti, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu durum ise milletimizi yok olmuş gibi göstermektedir.
  • Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
  • Milletin haklı sesini ve haklarını dünyaya duyurmak için her türlü tesir ve baskıdan uzak bir milli heyetin varlığı mecburidir.
  • Anadolu’nun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sivas’ta, milli bir kongrenin toplanması kararlaştırılmıştır.
  • Bunun için bütün vilayetlerin her sancağından milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olduğu kadar çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir.
  • Her ihtimale karşı, bu meselenin milli bir sır halinde tutulması ve temsilcilerin lüzum görülen yerlerde, seyahatlerini kendilerini tanıtmadan yapmaları gerekmektedir.
  • Doğu vilayetleri adına, 10 Temmuz’da, Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar diğer vilayetlerin temsilcileri de Sivas’a gelebilirse, Erzurum Kongresi’nin üyeleri, Sivas Kongresi’ne katılmak üzere hareket edeceklerdir.

Amasya Genelgesi ile, ülke genelinde örgütlenme ihtiyacı ilk kez bir bildiri ile ulaştırılmıştı tüm Anadolu’ya…

Genelge ile Erzurum ve Sivas kongrelerinin zemini hazırlanarak, Anadolu’daki tüm dağınık cemiyetler tek bir çatı altına toplanmıştı. Türk Milleti artık İstiklal Savaşı’na hazırdı. Atatürk’ün Nutuk’ta yazdığı gibi; bu mücadelede, ulus egemenliğine dayanan tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurulacaktı.

Vatanın kurtuluş yolunda; Millî Mücadele’nin ilk fikri kurşunu atılmış, Anadolu halkında “ulusal bilinç” ruhuna yaşam verilmişti. “Fikir hazırlıkları”, “fikir eylemleri”ne dönüşmüş, “ulusal bağımsızlık” savaşı kendine siyasi zeminde yer edinmeye başlamıştı. Ülkenin farklı bölgelerinde kurulan Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak cemiyetleri ile Anadolu’daki örgütlenme hareketleri hız kazanarak, Kuvayı Milliye’ye kitlesel destek sağlanmıştı.

Amasya Genelgesi, bir temsil heyeti gereksinimi doğurarak, Erzurum Kongresi’nde oluşacak Heyet-i Temsiliye’ye zeminini hazırlanmıştı. Genelge ile toplanmasına karar verilen Sivas Kongresi’nde ise heyetin yetkileri Anadolu’dan Rumeli’ye genişletilerek, ileride kurulacak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ön hazırlıklarını başlatmıştı. “Milletin egemenliğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesi ise mücadele yolundaki her fikri savaşta etkili olacaktı.

Amasya’da oluşturulan “milli irade” ve “milli hakimiyet” ruhu Cumhuriyetin yapı taşlarını oluşturarak, milletin kendi kaderini yalnızca kendisinin tayin edebileceği ve bu sayede bağımsızlığın kazanılabileceği inancı tüm yurda yayılmıştı.

Kaynakça

(1), (2) ÖZCAN, S. (2013). Amasya Genelgesi’nin Erzurun ve Sivas Kongreleri üzerindeki etkisi. Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Sayı 1).

(3), (4) Atatürk, Kemal, Nutuk I-III, 13. bs., MEB Yayınları, İstanbul, 1973. Uyar, H. (2006). Atatürk Dönemi İç Politikası (1920-1938). Yakın Dönem Türk Politik Tarihi

Yorum ekle

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Siteye e-posta ile abone ol

Bu siteye abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için kayıt olmalısınız.

Diğer 58 aboneye katılın

Takip Et

Bizimle iletişim kurun. İnsanlarla tanışmayı ve yeni arkadaşlar edinmeyi çok seviyoruz.