Büyük Türk milliyetçisi, sosyolog, yazar, şair Mehmet Ziya Gökâlp’i saygı ve rahmetle anıyoruz.
Ziya Gökâlp; ulusal bir ekonomi, laik bir devlet, halkçılık düşünceleri ve en önemlisi kültür ve ülkü birliğine bağlı bir Türkçülük idealiyle Mustafa Kemâl Atatürk’ün fikir dünyasında ve yeni Türkiye’nin temellerinde büyük payı olan bir aydındı. Ziya Gökâlp’in toplumculuk ve sosyal dayanışmacılıkla şekillendirdiği millî iktisat modeli, Cumhuriyet’in ekonomi politikasının temeli olmuştur. Ne yazık ki Türk milleti Gökâlp’i, düşlediği devlet ve toplum düzeninin kurulduğunu göremeden, daha Cumhuriyet’in 1. yılı dolmadan kaybetmiştir..
“Vücudumun babası Ali Rıza Efendi, heyecanlarımın babası Namık Kemâl, fikirlerimin babası Ziya Gökâlp’tir.” sözüyle Gökâlp’in kendisi için önemini belirten Atatürk, bundan 90 yıl önce, 25 Ekim 1924’te ölümü üzerine eşi Vecihe Hanım’a çektiği telgrafta şöyle demiştir:
“Sayın eşiniz Ziya Gökâlp Bey’in bütün Türk âlemi için pek elim bir ziya demek olan ölümünden dolayı başsağlığı dileklerimi ve Türk milletinin samimî ve kalbî üzüntülerini masum zatınıza sunar, Türk milleti ve hükûmetinin, ailesi hakkındaki şefkatli duygularını temin ederim efendim.”
Ziya Gökâlp, ırkçılığı reddeden, Atatürk gibi bir Türk milliyetçiliği anlayışına sahipti. “Yeni Türkiye” dergisinde “Gerçek ve tarafsız bilimin bize halkçılığa dair öğrettiği ilk gerçek ‘ırkların eşitliği’dir.” diye yazmıştı. (1.7.1923) “Mustafa Kemâl’in askeri” olma yolunu seçmiş olanların Ziya Gökâlp’i göz ardı etmemesi, ülkenin ve toplumun karşılaştığı sorunlarda onun düşüncelerine başvurması gerekmektedir…
“Anadolu inkılâbına kadar devletimizin, milletimizin, hattâ dilimizin adları Osmanlı kelimesi idi. Türk kelimesi ağza alınamazdı. Hiç kimse, ‘ben Türk’üm’ demeğe cesaret edemezdi. Son zamanda Türkçüler böyle bir iddiaya kalkıştıkları için, sarayın ve eski kafalıların nefretini üzerlerine çektiler. İşte, Halk Fırkası’nın annesi olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, büyük kurtarıcımız olan Gâzi Mustafa Kemâl Paşa Hazretlerinin kılavuzluğu ve rehberliğiyle bir taraftan Türkiye’yi düşman saldırılarından kurtarırken, diğer taraftan da devletimize, milletimize, dilimize gerçek adlarını verdi ve siyasetimizi mutlakiyetin ve unsurlar siyasetinin son izlerinden bile kurtardı.”
(Ziya Gökâlp, Türkçülüğün Esasları, Varlık Yayınları, 7. basım, 1968, ss. 165-166)
Yorum Ekle