23 Nisan 1920’de büyük coşkuyla açıldı Milletin Meclisi, hala devam eden “Kurtuluş Mücadelesi”ne destek için.
Memleketin her tarafından birçok milletvekili gelmişti, bu yeni meclise gelenlerin bir kısmı Ankara’da hiçbir şeyin olmadığını görünce ümitsizliğe düşmüşlerdi. Ne ordu, ne hazine, ne yatacak otel, hiçbir şey yoktu. Sadece Mustafa Kemal vardı.
Bazılarına bu dava çürük gelmiş olmalı ki, memleketlerine dönmeye karar verdiler. Bu kişiler geri dönerlerse Meclis’te huzursuzluk olmayacağını anlayan Mustafa Kemal, kürsüye çıktı ve milletvekillerine şöyle seslendi:
“İşittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. Ben kimseyi zorla Milli Meclise davet etmedim. Herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilirler. Ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. Hatta hepiniz gidebilirsiniz. Asker Mustafa Kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer, bir eline de bayrağı alır, bu şekilde Elmadağı’na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı müdafaa ederim. Kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. Ben buna and içtim.”
Ve bu milli mücadele ruhuyla döküldü düşman denize; “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir” emriyle…
Zafer gelmişti artık 1922 Ağustos’unda; bir millet emperyalizme baş kaldırmış ve galip gelmişti bu coğrafyada.
Sonrasında milletin egemenliğini kısıtlayan saltanat ve hilafet kaldırıldı ve artık söz tamamen milletin oldu; bu topraklarda tek bir egemen vardı, o da “Türk Milleti”ydi bundan sonra.
Birkaç yıl sonra “Egemenlik Bayramı” olan 23 Nisan, milli mücadelede yetim ve kimsesiz kalan çocuklara şenlik yaşatmak için, Çocuk Bayramı olarak ilan edildi. Çünkü Ata’ya göre çocuk gelecekti, yeni nesildi, onlar ve onlar ki en çok değer gösterilmesi gerekenler bugünün küçükleri yarının büyükleriydiler.
Ata’nın Egemenlik Bayramını çocuklara armağan etmesiyle, 23 Nisan Egemenlik Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya başlandı.
Seneler geçti nice bayramlar kutlandı. Cumhuriyet’te nice bayramlara ulaşıldı. Ulaşıldı ulaşılmasına da egemenlik milletten alınarak 60’lı, 70’li ve 80’li yıllarda yeniden hakim bir gücün eline geçti. Sonralarda muhtıralar, siyasi anlamda insanların birbirlerine olan kinleri unutturdu egemenliği bu ülkede. Egemen güç dış etkenler haline geldi; bazen ABD oldu bazen Rusya bazen de MOSSAD ama 1938’den sonra egemen tekrar ulus olamadı, bu konudan bahseden aydınlarımız faili meçhul cinayetlere kurban gittiler, ulusun egemenliğini savunan herkes hedef haline geldi bu memlekette.
Çocuklar yine yetim Cumhuriyet yine kimsesiz kaldı yani ortada ne egemenlik ne de çocuklar için kutlanacak bir bayram kaldı.
Stadyumlarda binlerce beyni boşaltılmış çocuğa folklor gösterisi yaptırılmış, oyunlar oynatılmıştır… Kime ne bir bilinç yok edildikten sonra, egemenlik millette olmadıktan sonra coşkudan, eğlenceden; ne anlamı var bayramın, kutlamaların…
Seneler ilerledikçe ilerledi torbalarla yasalar, geldi geçti meclisten ve gereği düşünüldü sanığı egemen olan ulusun cumhuriyetinin tüm egemenlik haklarının elinden alınmasına ve tek elden bir yönetimin, bir zümrenin ülkesi olmasına, tek egemen gücün bir kişi olmasına ve çocuk bayramının çocukların zihninde milli mücadele bilincinin yok edilerek devam edilmesine ve egemenlik bayramının egemenlerin bayramına dönüştürülmesine; 1930’larda genç olan Cumhuriyet’in 2015 yılına geldiğimizde yaşlandığına kanaat getirilerek Cumhuriyet’in egemenlik haklarının elinden alınarak monarşiye verilmesine karar verildi.
Böylelikle kanla savaşla kazanılan bir egemenlik, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen zihniyetler yüzünden kaybedilmiş oldu.
Evet belki yukarıda yaşananların bir kısmı henüz gerçekleşmemiştir fakat gelişen olaylar bu durumun habercisidir. Daha da geç olmadan uyan kardeşim uyan da al artık yeniden egemenliği eline ve göster yedi düvele içinde bulunan milli mücadele ruhunu, göster ki yeniden görsün aç gözlü emperyalistler bu coğrafyada “Mustafa Kemal”lerin tükenmez olduğunu, uyan da bedeli kanla ödenen bu egemenliğine sahip çık, hemen kalk uyuduğun yerden ve yakınında uyuyan arkadaşını da kaldır, al eline bayrağı ve bu coşkulu gününü kutla, egemenliğin sende olduğunu bilerek haykır “despot”a, “monark”a ve “haksız”a, haykır ki içindeki egemenlik bilinicini anlasınlar, haykır ki milletinin egemenliğini kazandığı bu günü unutmasınlar…
Nesilden nesile aktarılacak olan ulusun egemenliği ve milli mücadele ruhunu içinde barındıran çocukların nice “23 Nisan”ları görmeleri ümidiyle…
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun…
Hakkı BODUR