Özellikle 12 Eylül’ün Amerikancı ve gerici müdahalesinden sonra karşı devrimin çok daha fazla güç kazandığı, pervasızlaştığı dönemdi doksanların ilk yarısı.
Yönetimdekilerin “küçük Amerika” olma hasreti, güneyimize yerleşen Çekiç Güç’ün “Sevr”i tekrar devreye sokma gayreti ve bunların yarattığı gerici-bölücü ortaklığı ile kimleri yitirmedik ki?
Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu.
İşte bugün 6 Ekim…
25 yıl önce bugün, aklını ve ilmini fener yapıp yarasa gözlü gericiliğin üzerine tutan Bahriye Üçok, İslami Hareket Örgütü adlı taşeron bir yapının bombalı suikastine kurban gitti.
Peki aydınlanma mücadelesi durdurulabildi mi?
Hayır.
Katledilen tüm Cumhuriyet aydınlarında olduğu gibi düşünceleri ve miras bıraktığı kararlılığı daha da büyüdü. Bizlere düşen görev, devrim şehitlerimizi basit, kuru anmalara sıkıştırmak değil, tam tersine mücadele alanlarındaki boşluğu doldurmaya çalışmak ve hiç durmadan üreterek savaşmaktır.
Türk devrimi kazanımlarının yılmaz savunucusu, yobaz düşüncenin korkutup yıldıramadığı bir Cumhuriyet aydını olan Bahriye Üçok’u alçakça katledilişinin 25. yıldönümünde minnet ve özlemle anıyoruz.
Simge Kalyan
Üçüncü Yol Dönem Sözcüsü
Yorum Ekle