Nutuk‘ta ne demişti birileri tarafından sadece cümle ve tüzük süsü olarak görülen Mustafa Kemal Atatürk:
“Millet, tarihin, ancak devletlerin yıkılış ve çöküş gibi bunalımlı zamanlarında kaydettiği çok önemli ve tehlikeli anları yaşıyordu. Böyle anlarda, talih ve kaderini doğrudan doğruya kendi eline almakta gaflet gösteren milletlerin, gelecekleri karanlık ve felâketlerle doludur.
Türk milleti bu gerçeği anlamaya başlamıştı. Bu kavrayış sonucuydu ki, kurtuluş ümidi vat eden her samimî işarete koşmaktaydı. Ancak, bir toplumun, uzun yüzyılların uyuşturucu yönetim ve terbiyesinin etkisinden bir günde, bir yılda kurtulup serbest kalabileceğini düşünmek ve kabul etmek doğru değildir.
Bu sebeple, durumu ve gerçeği bilenler, ellerinden geldiği kadar, bağlı bulundukları millete ışık tutup yol göstererek, ona kurtuluş hedefine yürümekte önderlik etmeyi en büyük insanlık görevi bilmelidirler.”
Çok hassas olduğumuz ve herkesin hassas olması gereken bir konuyu nasıl yazılaştırmıştık onu anımsatalım:
“Eşit yurttaşlık, kişilerin etnik ya da mezhepsel kimliklerini ön plana çıkararak çözüm bulma arayışıdır. Bu yaklaşımla herkes ‘kimlik’ olur. Sonra her konuda etnik ve mezhepsel kotalar konmaya başlar. Sonra da kaçınılmaz olarak çatışmalar, ayrışmalar, bölünmeler.
Çünkü bu yaklaşım, ‘bütün’ü en başından bölüp de yan yana tutmaya çalışmaktır. Tıpkı Yugoslavya gibi sonu parçalanmadır, kandır, hüsrandır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin, Kemalist modelin çözüm anlayışı ise, eşit yurttaşlığın aksine, ‘yurttaşların eşitliği’dir.
Kişinin siyasi düşüncesi, etnisitesi, mezhebi ne olursa olsun, tüm yurttaşların eşit haklara sahip olmasını amaçlar, hedefler.
Bu kapsamda Türklük kavramı, ırk ve mezhep esasına dayanmaz. Ortak kültür, ortak dil ve ortak geçmiş gibi ‘ortak değerler’ esasında bilimsel ve akılcı bir yaklaşımı esas alır.
Ortak değerlerde birleşmek, farklılıklarımızı yok saymak değil, birbirimizin gözüne sokmamak, üstünlük-aşağılık meselesi görmemek, bunu dayatmamak demektir.”[1]
Bugün parti programını ve tüzüğünü açıklayan İYİ Parti‘nin parti programı girişinde ne yazıyor?
“Farklılıklarımızı değil, ortak yanlarımızı öne çıkaracağız.
Farklılıklarımızı renklerimiz göreceğiz.”[2]
Bu, yukarıda bizim anımsattığımız “yurttaşların eşitliği” mantığıdır. Olması gerekendir.
Devamında ne diyor aynı parti programı:
“Milliyetçiliği kültürel ve ekonomik alanlara taşımak.”[3]
Bu da yine bizim anlattığımız yaklaşımla uyumlu, tutarlı.
Bunlar, bir kavramdan bahsederken kullanılan ama aynı zamanda da somut yaklaşımın ifade edilmesi açısından tamamen kavramsal olmayan, soyut cümleler.
BU “NE YAMAN ÇELİŞKİ” Mİ TERCİH GİZLEMESİ Mİ?
Peki aynı parti programı, bunu kavramsal ve somut olarak nasıl ifade ediyor?
“Partimizin Doğu Güneydoğu sorununa ilişkin öncelikle tüm ülkede eşit vatandaşlık zeminine oturan sağlam bir demokrasi ve özgürlük ortamını geliştirecektir.”[4]
Bu aşamada Birgül Ayman Güler‘in sözlerini de hatırlatalım, tehlikenin büyüklüğünü görebilmek açısından:
“Elinizde bulunsun:
(1) Siyasette ‘eşit-vatandaşlık’ diye yazılır; ‘etnik vatandaşlık’ diye okunur.
(2) Eşit vatandaşlık diyen, illa ki yeni-anayasa da der.
* Anlamı: Türk vatandaşlığını ve Türk milletinin egemenlik hakkını anayasadan silip ortadan kaldırmak isteğidir. Biz, yurttaşların eşitliği deriz; eşit-vatandaşlık/eşit-yurttaşlık değil.”[5]
***
İki soru sormakta fayda var tüm bunların üzerine:
1- “Eşit vatandaşlık” bilinçli bir tercih midir? Madem böyle tercihiniz var, o zaman aynı görüşte olan CHP, AKP, HDP varken bu partiyi “yeni” kılan nedir?
2- Farz edelim ki bu bilinçli bir tercih değil de bu konudaki kavramsal bilgisizliğin ya da yetersizliğin sonucu. O zaman kavramların içinin yanlış doldurulması, çarpıtılması ile tüm değerleri tehdit altında olan bir ülkede; siz nasıl bu donanımsızlıkla ümit olabilecek, bu kavramsal saldırıya yanıt vere(bile)ceksiniz?
***
Toplumun önemli bir kesiminin hayati öncelikleri birilerinin kavramlar üzerinde at koşturmasına, çarpıtmalar yapmasına ve belli kavramlara bu şekilde “içeriden” savaş açmasına yol açıyor. Sadece yokluğunda öneminin ne kadar hayati olduğu anlaşılacak kavram ve değerler, ülkenin içinde bulunduğu dar boğazdan ötürü aydın insanlar tarafından yeterince irdelenilmiyor.
Oysa bir ülke, bu kavramlar üzerine inşa edilir. Eğer bu kavramlar üzerinde bir değişiklik yapılıyorsa ülke üzerinde değişiklik yapılıyor, yeni bir ülke inşa ediliyor demektir yeni bir kavramla birlikte. Tıpkı mevcut siyasi iradenin yaptığı gibi.
Bu kavramlar konusunda hassasiyet sahibi olduğuna inandığımız hatta bizzat bu konuyu geçmişte konuştuğumuz bazı kişilerin kurucu üye olduğu yerde başta bu insanlar olmak üzere herkes sorduğumuz iki soruya yanıt vermek zorundadır.
Bu vebal ağırdır.
Türk ulusu, partisi şekli fark etmeksizin en ciddi saldırıya kendisindenmiş gibi görünen kişi ve oluşumlar tarafından uğrayacağını asla aklından çıkarmamalıdır. Ve bu durum, “eski” veya “yeni” tüm partilerde ciddi belirtiler göstermektedir.
Böyle bir coğrafyada yaşayan insanların her durumda akılcı olması, ülkelerinin huzuru, refahı ve bütünlüğü açısından yaşamsal zorunluluktur.
Biz kendi üstümüze düşen bu hatırlatmayı her tepkiyi göze alarak yapıyoruz.
Eşitliği “Türk yurttaşı” olmaktan gelen, bu durumun da böyle kalmasını isteyen yani egemenliğini kendisinden çıkarılacak etnisite-mezhep kotalarına teslim etmek istemeyen tüm yurttaşları da “akılcı” davranmaya davet ediyoruz.
Tehlike, sandığınızdan çok daha büyük ve tahrip gücü yüksek.
Birilerinin kelime oyunları ve lider kutsaması ile geçiştirilebilecek, görmezden gelinebilecek türden değil.
Çağdaş BAYRAKTAR
25 EKİM 2017
DİPÇE:
[1] http://bayraktarcagdas.blogspot.com.tr/2015/06/anmak-degil-anlamak-bilincalt-savaslar.html
[2-3-4] http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yenipa…/parti_programi.pdf
[5] https://www.facebook.com/birgul.aymanguler/posts/1451013078316337?pnref=story
Yorum Ekle