Dileyelim ki ülke ve ulus olarak mirasçısı olduğumuz engin tarihsel birikimden dün 17 Mayıs 2006’da yaşadığımız acı olayla yeni bir boyut kazanmış olan bu bunalımlı dönemi aşmamıza yetebilecek yararı sağlayabilmiş olalım. Dünkü acı olayın ardından yarın da 19 Mayıs 1919’un yıldönümünü kutlayacağız. Bizim için her zaman inanç ve umut kaynağı oluşturmuş olan 19 Mayıs’ın taşıdığı anlamın, günümüz koşullarında çok daha önemli boyutlar kazandığına kuşku yoktur”.
18/5/2006, Ankara (Sosyalizm Kemalizm ve Din kitabının önsözünden)
Alparslan Işıklı, Danıştay 2.Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in katledildiği, gerici odakların tertibi ile 17 Mayıs 2006’da düzenlenen Danıştay Saldırısı’ndan yalnızca bir gün sonra kaleme almıştı bu satırları… Yaşanılan olayın vehametine dikkat çekerek, Türkiye’nin ve Türk Ulusu’nun içerisinde bulunan zor süreci tarihsel birikimi sayesinde atlatabilmesini umut ettiğini ifade etmiş, yıllarca gericiliğin saldırgan ve eli kanlı karakterine dikkat çektiği gibi, Kemalizm’e sarılmamız gerektiğini 19 Mayıs’ın taşıdığı anlamı vurgularayak bir kez daha ortaya koymuştu. Işıklı’nın bu satırları kaleme almasının üzerinden tam 14 yıl geçti. Maalesef, bugün ülkenin içerisinde bulunduğu durum, o günkü durumdan daha iyi değil. Gericilik hala tırmanıyor, güç kazanıyor, ona şekil veren, onu eğiten ve donatan emperyalizmin uşaklığını yapmaya umarsızca devam ediyor. Cumhuriyet ve Kemalist Devrim ise gerici-bölücü kadroların gittikçe şiddetlenen saldırıları ile karşı karşıya.
Prof.Dr.Alparslan Işıklı, 73 yıllık yaşamı boyunca, aydınlanmanın, ilericiliğin, anti-emperyalistliğin Kemalizm’in, emek mücadelesinin çizgisinden hiçbir zaman ayrılmadı. Yaptığı bilimsel çalışmalarla, kaleme aldığı yazı ve kitaplarıyla, katıldığı toplantılarda yaptığı konuşmalarla, bu çizgide kalmanın önemini de her fırsatta vurguladı.
Alparslan Işıklı, 07 Aralık 1940 tarihinde Amasya’da dünyaya geldi. İlk ve Ortaöğretimden sonra, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF)’ne girdi. Burada Talebe Cemiyeti başkanlığı yaptı. 1961 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra Fransa’da Centre Europeen Universitaire de Nancy’de lisansüstü eğitim gördü. 1962 yılında ise mezun olduğu okul olan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde asistan oldu. O dönem yeni kabul edilmiş olan 1961 Anayasası, Türkiye’de sendikal haklar alanında adeta devrim niteliğinde yenilikler içeriyordu. İşçi hakları, örgütlenme hakları ve benzeri konular, emek mücadelesinin yurt sathına yayılmasına ortam hazırlıyordu. Işıklı, özellikle Çalışma Ekonomisi alanında (o dönem “Sosyal Politika” ifadesi daha çok kullanılıyordu) uzmanlaşmış bir isimdi. Zaten, 1961 Anayasası çerçevesinde yasa tasarıları hazırlanırken, çeşitli sendikalara konuyla ilgili danışmanlık dahi yapmıştı.
Emek Mücadelesi’ne katkıları ve Kemalizm’e bakışı
1961 Anayasası’nın yeni getirileri arasında sadece sendikal haklar yoktu. Anayasa, “sınıf temelli olmayan” sosyalist partilerin*kurulmasına da olanak sağlıyordu. Bu sayede 1961’de Türkiye İşçi Partisi (TİP) kurulmuştu. Işıklı, kuruluşundan kısa süre sonra partiye üye oldu ve çalışmalarına katıldı. Ayrıca, 15-16 Haziran 1970 olaylarına neden olacak olan dönemin hükümetinin DİSK’i zayıflatmak için hazırladığı yasa tasarısına karşı Ankara Siyasal Bilgiler ve Hukuk Fakülteleri öğretim üyelerinin imzaladıkları bildiriyi kaleme alan da Alparslan Işıklı’dan başkası değildi.
Işıklı’yı bir çok kimseden ayıran en temel özellik, emek mücadelesini savunurken, Kemalizm’i emek mücadelesine düşman, ona zıt bir düşünce olarak nitelendirmemesidir. Tam bağımsız olmayan, çağdaş değerlerin benimsenmediği, parçalanmış bir vatan toprağı üzerinde emek mücadelesi yapılamayacağının net şekilde farkında olan Işıklı, tam da bu sebeple, Kemalizm’in Anti-Emperyalist ve Milli Kurtuluşçu karakteristiğine her fırsatta dikkat çekmiş, Kemalizm karşıtlığının en çok yükseldiği dönemlerde dahi, Kemalizm’den taraf olmuş, Cüneyt Akalın’ın da ifade ettiği gibi; laik cumhuriyet, ülkenin bütünlüğü, milletin bağımsızlığı konusunda herhangi bir tereddüt taşımadan, bu değerleri sonuna kadar koruma konusunda kararlı bir duruş sergilemiştir.
FETÖ ve Neoliberalizm övgülerine karşı isyan bayrağı
Işıklı’nın yaşamı boyunca kaleme aldığı bir çok kitap ve makale önemli birer kaynak görevi görmüştür. “Sendikacılık ve Siyaset” kitabı doçentlik tezi olmasının yanı sıra bir çok kişi tarafından sendikal mücadeleyi anlamak için hala en önemli kaynaklardan biri olarak değerlendirilmektedir. Ancak, Işıklı’nın en çok dikkat çeken iki kitabı olarak “Said-i Nursi Fethullah Gülen ve ‘Laik’ Sempatizanları” ve “Sosyalizm Kemalizm ve Din” kitaplarını göstermek herhalde yanlış olmayacaktır. Zira, “Said-i Nursi, Fethullah Gülen ve Laik Sempatizanları” kitabında Işıklı, Nurculuk ile FETÖ‘nün yapılarını detaylıca inceliyor, ortak noktalarını, FETÖ‘nün Nurculuk içerisinden doğan yapısının nasıl dallanıp budaklandığını açıkça ortaya koyuyor, bu örgütü öven ve “bunlar ılımlı Müslümanlar, diğerleri gibi değiller” diyen sözde “laik”lere karşı açıktan sert eleştiriler getiriyordu. Alparslan Işıklı, tıpkı bu kitapta olduğu gibi kaleme aldığı yazılarında ve konuşmalarında FETÖ’nün yapısını açıklarken, onun Emperyalizm’in ürettiği “Ilımlı İslam” misyonunun bir ürünü olduğunu, gerçek din ile içerik ve biçim bakımından alakası olmadığını, gerici ve yıkıcı karakterini, Yeni Dünya Düzeni’ni kurma amacındaki emperyalizmin yarattığı “Ilımlı İslam” akımından aldığını sıklıkla vurgulamış, ve yine “Sosyalizm Kemalizm ve Din” kitabında, 1980’lerden sonra ortaya çıkan Yeni Sağ (New Right) siyaset akımının anlayışı olan Neo-Liberalizm’in gerici ve yıkıcı karakterisitiğine dikkat çekerek, bizlere emperyalizm’in çalışma prensiplerini anlamamızı sağlayacak teorik bir derinlik kazandırmış, bunu yaparken de Kemalizm’in doğası itibarıyla anti-emperyalist anlayıştan soyutlanamayacağına dikkat çekerek, Kemalizm’in önemini altını çize çize vurgulamıştır.
Prof.Dr.Alparslan Işıklı, hayatı boyunca her fırsatta gericiliğe, bölücülüğe, neo-liberalizme karşı anti-emperyalist mücadelenin ve Kemalist duruşun önemine dikkat çekti. Emek mücadelesinin hayatiliğine açıkça vurgu yaptı ve bu mücadelenin içerisinde yer aldı. Verdiği çeşitli eserlerle, çalışmalarıyla Türkiye’de sendikal hareketlerin oluşmasında ve gelişmesinde etkin rol oynayarak işçilerin ve memurların sendikal haklarını elde etmesine büyük katkı sundu. Ahmet Taner Kışlalı’nın da ifadesiyle çalışmalarında bir bilim adamının dürüstlüğü ve titizliği ile olaylara yaklaşan bir mücadele adamı olan Prof.Dr.Alparslan Işıklı’yı vefatının 7.yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Ruhu şad olsun.
13.07.2020
Ali ERGENDEDEOĞLU
(*) Yazarın Notu: 1961 Anayasası, sosyalist düşünce ortamına daha çok özgürlük sağlamasına karşın belirli bir sınıfın diktatoryasını amaçlayan bir sınıf partisini meşruiyet sınırları içerisine almıyordu. Hatta bu sebeple TİP ilk dönemlerinde “Sosyalist” ifadesi yerine “Toplumcu” ifadesini tercih etmiştir.
KAYNAKÇA:
1-) Sosyalizm Kemalizm ve Din – Alparslan Işıklı – İmge Kitabevi – 4.Baskı
2-) Said-i Nursi Fethullah Gülen ve Laik Sempatizanları – Alparslan Işıklı – Kaynak Yayınları – 9.Baskı
3-) “Bilim İnsanı ve mücadeleci bir devrimci olarak Alparslan Işıklı” – Teori Dergisi – Yıldırım Koç– Ağustos 2013
4-) “Prof. Dr. Alpaslan Işıklı yaşamını yitirdi” – Cumhuriyet – 13.07.2013 – https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/prof-dr-alpaslan-isikli-yasamini-yitirdi-433670
5-) “Alparslan Işıklı Sosyalist miydi? Kemalist miydi?” – 16.07.2013 – Cüneyt Akalın – ODA TV – https://odatv4.com/alpaslan-isikli-sosyalist-miydi-kemalist-mi-1607131200.html
6-) Alparslan Işıklı’nın Batı ve İrtica Konferansı’ndaki konuşması (Ankara, 1998)
Soyadı gibiydi. Ruhu şad olsun!