Katar‘ın Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman bin Cesim Al Sani açıklama yapmış:
“Kriz devam ettiği sürece, Katar; Türkiye, Kuveyt ve Umman’a güvenmeyi sürdürecektir.”[1]
Her fırsatta yurdumuzun doğal güzelliklerinin, yaşam alanlarının peşkeş çekildiği bir Körfez ülkesinin Dışişleri Bakanı, bir Arap şeyhi çıkıp Türkiye’ye güvendiğini açıklayabiliyor.
Peki ya Barzani denen Türkmen katilinin, terör hâmisinin 25 Eylül 2017’de “Kürdistan’ın bağımsızlığını” referanduma götüreceği Irak’ta; Musul‘da, Telafer‘de, Tuzhurmatu‘da, Kerkük‘te ve dahi başka Türkmen şehirlerinde bir Türkmen çıkıp da “Sözde Kürdistan’ın bağımsızlığının oylanacağı referandum sandığının önümüze getirilmesi gibi bir krizle karşı karşıyayız. Bu kriz aşılamazsa Irak merkezi devleti hukuken de (eş deyişle ‘de jure’ olarak da) paramparça olacak. Türkmen varlığı adeta bir Kürt denizi ortasında eritilecek ve yok edilecek. Kriz devam ettiği sürece, Türkmenler, Türkiye’ye güvenmeye devam edecek.” diyebilir mi gönül rahatlığıyla?
Diyemez! Çünkü Türkmenler; Adnan Menderes‘ten beri defalarca satıldı; Türkiye’nin işbirlikçi, din tüccarı, sermaye uşağı İslâmcı iktidarları tarafından.
Türkiye’de ihanet batağına saplanan hükümetler;
Amerikan emperyalizminin buyruklarını, feryadı arşı titreten Türkmen çocuklarından aziz bildiler.
Türkmen varlığını; kan emici, vahşi Arap şeyhlerinden kotardıkları sıcak paraya kurban etmekten hiç gocunmadılar.
Barzani sülalesinin önderliğinde kurulacak “bağımsız” bir Kürt devleti uğrunda milyonlarca masum insanın; Türkmen’in, Arap’ın ölümünü meşru gördüler.
***
Üçüncü Yol‘un o dönemki Yurtdışı Temsilcilerinden Zeynep Nur Gözütok, 2015 Eylül’ünde Irak Türkmen Cephesi lideri Erşad Salihi‘nin -yine o dönem- basın danışmanı olan Özdemir Hürmüzlü‘yle bir röportaj yapmıştı. İlkini 18 Eylül’de, ikincisini 23 Eylül’de iki parça halinde yayımladığımız röportajda Özdemir Hürmüzlü, Türkmenler üzerinde kurulan komplolara dikkat çekiyor, AKP hükümetinin ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül‘ün yanlışlarından yakınıyor, Türk halkının desteğine ihtiyaçları olduğundan bahsediyor ve Türkiye’nin bir Türkmen politikası olmamasını eleştiriyordu.[2][3]
O zamandan bu yana değişen bir şey yok, Türkmenler hâlâ yalnız. Hâlâ kaderlerine terk edilmiş durumdalar.
***
Barzani “bağımsızlık referandumu” projelerini ve Kerkük’ü de bu projeye dahil ettiklerini ilan ettikten sonra Irak Türkmen Cephesi lideri Erşad Salihi de Kerkük, Telafer ve Tuzhurmatu gibi Türkmen ağırlıklı bölgelerin söz konusu referanduma dahil edilmesine izin vermeyeceklerini, buna direneceklerini açıkladı.[4]
Tarih, Türkleri belki bir kez daha -bu sefer Irak’ta- “Ya İstiklâl Ya Ölüm!” noktasına gelmekle sınayacak.
Türkiye, iş bu noktaya gelmesin diye gerekli diplomatik girişimlerde bulunarak Irak’ın toprak bütünlüğünü savunmalıdır. Ancak bu durum kaçınılmaz olduğunda tarihi ve vicdani sorumluluklarını yerine getirerek doğru noktada, Irak Türklerinin yanında konumlanmalıdır.
Türkiye’nin Türklerce ve Ankara’dan yönetilmediği göz önüne alındığında da asıl sorumluluğun Türk milletinde olduğu görülmeli ve hükümet üzerinde gerekli kamuoyu baskısı kurulmalıdır.
Ali KARAKÜÇÜK
20 Haziran 2017
DİPÇE:
[1] http://www.yenicaggazetesi.com.tr/katardan-turkiye-aciklamasi-166316h.htm
[2] http://ucuncuyol1919.com/2015/09/18/ozdemir-hurmuzlu-turkiyenin-turkmen-politikasi-yok/
[3] http://ucuncuyol1919.com/2015/09/23/ozdemir-hurmuzlu-turk-halkinin-destegine-ihtiyacimiz-var/
[4] http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=60191&haber=turkmenler-ikby-39nin-referandum-planina-tepkili
Yorum Ekle